Tuzundan bandım

Bazen sadece savunmada kalırsınız. Herkes her şeyi söyler. Hatta iftira boyutuna vardırır. Hatta aşağılandığınızı bile duyarsınız. Hep iyilik yaptığınız, hep daha iyi olsun dediğiniz insanlar yapar bunu. Söyleyecek sözünüz olmadığından

Bu Ülkenin Öksüz Medyası “Radyolar!”

Oysa tüm ülkenin en son evine kadar giren en büyük güç. Ülkenin en zor gününde, en mutlu gününde insanlara bilgi aktaran sihirli kutu. Dağdaki çobandan, en büyük şirketin ceosuna ulaşan

İt. Et. Ot.

“Ikinci bir şansa gerek yok, insanlar değişmez!” dedi kadın… Hadi canım sende. Sen öyle sanıyorsun. Şımarıksın da ondan öyle düşünüyorsun.  İçine hapsolduğun kurgulu hayatının senaryosuna kendini çok kaptırmış ve dünyanın

Hey, siz ikiniz!

Hayatın içinde ve aynı akvaryumda yaşıyoruz. Şimdi yumun gözlerinizi. Büyük büyük çok büyük düşündüğünüzü varsayalım. Oysa ufkunuz ‘sadece gördükleriniz’ kadarını turlayabildi. Seyrettiğiniz film, okuduğunuz kitap, gezdiğiniz dünya, duyduğunuz kadar işte.

ORTAYA KARIŞIK

İnsanım ben. Günah işlemeye de müsaitim o günaha af dilemeye de müsaitim. Karışığım ben. İçimde sonsuz eylemin kodları var. Nerde ne zaman neyi yapacağımı bilemem ben. Bazen bak bak o

DÜNYA HURİNİZ VAR MI?

Bütün aşklar güzel bir gülümsemeyle başlar. İki kara gözdür sizi elsiz, ayaksız bırakan. İki zarif eldir sizi cereyana tutan. Okyanusların derinliğini, dağların ciğerinizi patlatan temiz havasını, göğün mavisini, gecenin ıtırlarını

Bi’şey dicem. Sen o değilsin!

Ah şu çok zekiyim ayaklarınızı yiyim. Ah ben bi taneyim mağrurluğunuzu seveyim. Ah beni kimler arzuluyor da ben çok kıymetliyim sanrınıza kurban olayım. Ah bendeki bu bilgi doymuşluğu seni gömer

KADINLAR ÇİÇEKTİR. BAZILARI CESET KOKAR!

“Kadınlar çiçektir.” Bu cümle için yıllardır toplum mühendisleri büyük uğraş veriyor. Özellikle ülkemizde bir buket çiçek hediye etmekten aciz olan herifler için bu cümlenin içini doldurmaya çalışıyorlar ki aslında konumuz bu değil.

BABALAR İKİYE AYRILIR. SORUMLU ve SORUNLU BABALAR…

Baba olmak, iyi insan olmaya çalışmak gibi. Tecrübe ederek öğreniliyor. Yaşayarak öğreniliyor. Oğlum şurdan bi' kilo iyi yerinden "babalık" tart denilmiyor. Benim babam şöyleydi, böyleydi biz böyle gördük, cümlesi bit pazarına bile sığmıyor.